Cinsel Terapi

Ülkemizde cinsellik önemli bir tabudur ve cinsel eğitim alan kişi sayısı azdır. Çoğu erkek için cinsellik bir güç gösterisi, kendini ispatlama yöntemi, çoğu kadın için ise en iyi ihtimalle ayıp bir şey, yerine getirilmezse ‘sonuçları’ olabilecek keyifsiz bir ödevdir. Cinselliğe karşı pek çok etmenlere bağlı şekillenen bu tutumlarla giderek sevişme kelimesinin ‘sevmek’ kökeninden geldiğini unutur bir vazife gibi görmeye başlarız.
Cinsel terapi, cinsellik ve cinsellikte yaşanan sorunlar konusunda eğitim almış psikiyatrist ve psikologlar tarafından, bu sorunları yaşayan kişi ya da çiftlere uygulanan, bilişsel davranışçı tedavi yöntemlerinin kullanıldığı bir terapi çeşididir.
Cinsel işlev bozuklukları cinsel isteksizlik, vajinusmus, ağrılı cinsel birleşme (disparoni), erken ya da geç boşalma, sertleşme bozukluğu, orgazm olamama, cinsel tiksinti bozukluğu olarak sayılabilir. Cinsel terapideki başarı oranlarının oldukça yüksektir. Özellikle vajinismus tedavi açısından en yüz güldürücü cinsel işlev bozukluğudur. Ayrıca cinsel terapiye en iyi ve en kısa sürede yanıt veren cinsel işlev bozukluğu olduğu da söylenebilir.
Cinsel terapiye başvuran kişinin eşi varsa, tedavi başarısını daha da arttıracağından, terapiye çift olarak katılmaları önerilir. Görüşmeler belirlenen sıklıkta, belirli sürede ve temel ilkeler ışığında yapılır. Cinsel terapiler ortalama olarak 2-4 ay ve 6-10 seans sürmekle birlikte, yaşanan soruna ve çifte göre farklılıklar görülebilir.
Cinsellik yalnızca cinsel birleşmeden ibaret değildir. Bedensel, fiziksel ve sosyal koşullardan etkilenir. Cinselliğe ve cinsel yaşama dair duygular, düşünceler ve öğrenilmiş inanışlar vardır. Çoğu zaman da bu öğrenilen inanışların yanlış olduğu bilinmektedir. Bu nedenle psikiyatrik değerlendirmede bedensel muayeneye değil, düşünce duygu ve davranışlara odaklanılır.